Toprak ve Sudan Yaratılma

Mucize İddiaları:
 İnsanı çamurdan oluşan bir özden yarattık.  
                                                               23- Müminun Suresi 12  
O yarattığı her şeyi güzel yaratmıştır. Ve insanın yaratılışına çamurdan başlamıştır.   
32- Secde Suresi 7    
Sizi topraktan yaratması O’nun delillerindendir.. 
                                                                     30-Rum Suresi 20  
Ve O sudan bir insan yarattı ve ona soy sop verdi. Efendin her şeye gücü yetendir.  
25- Furkan Suresi 54  
Kuran, insan yaratılırken kullanılan ham maddelerin toprak ve su olduğunu ortaya koymaktadır. Kuran, bazen bu ham maddeleri ayrı ayrı vurgulamakta, bazen de insanın çamurdan yaratıldığını söyleyip toprak ve suyun bileşiminden insanın yaratıldığını açıklamaktadır.  
İnsanın topraktan yaratılması üzerine çok spekülasyonlar yapılmıştır. Biyoloji ve kimya gibi bilimlerin ilerlemesiyle; hem toprağın, hem de insan vücudunun analitik incelemesi yapıldı. Bu incelemeler sonucunda insan vücudunun içerdiği maddeler ile toprağın içerdiği maddelerin tamamen aynı olduğu anlaşıldı. Bu maddeler alüminyum, demir, kalsiyum, oksijen, silikon, sodyum, potasyum, magnezyum, hidrojen, klor, iyot, manganez, kurşun, fosfor, bakır, gümüş, karbon, çinko, kükürt ve azottur. Amerika’daki bir kimya bürosunun yaptığı analize göre insan vücudunun %65’i oksijen, %18’i karbon, %10’u hidrojen, %3’ü azot, %1.5’u kalsiyum, %1’i fosfor, geri kalanı da diğer elementlerdir. Yaratılış denilen Allah’ın muhteşem sanatı işte bu cansız, şuursuz atomları belli bir şekilde birleştirip insanı meydana getirmektedir. Bu maddeler sırf ham madde olarak çok düşük değerlere alıcı bulmaktadır. Oranlarını verdiğimiz temel maddelerin New York Borsasındaki değeri 4.5 Dolar’dır. Evet, tam tamına 4.5 Dolar. İşte insanın temel malzemesinin fiyatı. Allah 4.5 Dolar’lık malzemeden insan mucizesini yaratmaktadır. Görülüyor ki beceri, bu 4.5 Dolar’lık malzemede değildir. Bütün övgü, bu ham maddeleri de, bu ham maddelerden insanı da yaratan Allah’adır.  
Bir Özden Yaratılış:  
Müminun Suresi 12. ayette dendiği gibi insan bir “özden” yaratılmıştır. Allah topraktaki elementleri, çok ince bir şekilde ayarlayarak insanı yaratmıştır. İnsan vücudunda gerekli her element belli değer aralıklarında var olabilmektedir. Bu değer aralığından sapmalar olduğunda hastalıklar, ölümler ortaya çıkabilir. Vücutta baştan bu maddeler dengeli bir şekilde dağıtıldıkları gibi, vücut sonradan bu maddeleri dengeli bir şekilde kullanacak, fazlalıkları dışarı atacak biçimde de yaratılmıştır. İnsan vücudunda yaklaşık 2 kg kalsiyum vardır. Eğer bu kalsiyum azalırsa bir elmayı ısırmamız dişlerimizin parçalanmasıyla sonuçlanabilir. Vücudumuzun 120 gr kadar potasyuma ihtiyacı vardır. Bu maddenin eksikliği kas ağrıları, kramplar, yorgunluk, bağırsak rahatsızlıkları, kalp çarpıntısı olarak kendini gösterir. Çinkoya olan ihtiyacımız ise sadece 2-3 gr kadardır. Bu düşük miktarın eksikliği hafıza kaybı, cinsel yetersizlik, hareket gücünün azalması, koku ve tad alma duyusunun zayıflamasıyla kendini gösterir. 100 mikrogramlık selenyumun eksikliği kas zayıflığı, kalp ve damarlardaki esneme kabiliyetinin bozulmasıyla kendini gösterir...  
Tüm bu veriler bize Allah’ın insanı topraktan rastgele yaratmadığını, aynı ayette söylendiği gibi; toprağın içindeki elementleri belli ölçüyle belirleyerek insanı toprağın belli bir özünden yarattığını göstermektedir. Görüldüğü gibi Kuran’da hiçbir kelime boşu boşuna geçmemektedir.     
Su Nasıl Canlanıyor:  
... Her canlıyı sudan yarattık. Hala inanmayacaklar mı?  
21- Enbiya Suresi 30  
Allah hareket eden her canlıyı sudan yarattı.  
24- Nur Suresi 45  
Furkan Suresi’nde insanların, Enbiya ve Nur Sureleri’nde ise tüm canlıların sudan yaratıldıkları söylenmektedir. Su, biyolojik olarak yaşayan maddenin temel unsurudur. İnsan hücrelerden oluşmuştur. Hücreleri incelediğimizde % 60 ile % 80 arasında sudan oluştuğunu görürüz. Temel maddesi su olan hücre, canlı bir maddedir. Canlılığın temeli olan su olmadan canlılık mümkün değildir.  
Suyu incelediğimizde suyun iki hidrojen ve bir oksijen atomundan meydana geldiğini görürüz. Kimyasal olarak her özelliği mükemmel ayarlanmış olan su, tamamen cansız olan, %99’u boşluk olan atomlardan oluşur. Nasıl oluyor da %99’u boşluk olan cansız atomlardan oluşan sudan yaratılan hayvanlar, insanlar canlanıyorlar? Bu noktayı iyice düşünen, becerinin cansız atomlarda değil, bu cansız atomları canlandıran Allah’ta olduğunu anlar.
Reddiyelerim: 

İlkel insanlar başta; toprağın renginin ten rengiyle benzerliği olsun, yaşamlarını sürdürebilmek için gerekli her şeyin topraktan çıkması olsun, kendilerinin toprağa şekil verip heykeller yapabilmelerinden, toprağın kolay şekil almasından dolayı olsun, bu gibi nedenlerden dolayı insanın topraktan yaratıldığı inancını oluşturdular. Toprağın rengi insanın ten rengine benziyordu, pek çok besini topraktan elde edebildikleri için de toprağa kutsiyet yüklemeleri kaçınılmaz oldu, üstelik toprak kolay şekilleniyordu, kendileri dahi toprağa şekil verip heykeller yapabildiklerine göre, tanrı da insanı topraktan şekillendirip, üflediği hayat nefesiyle ete kemiğe bürümüş olmalıydı. Tüm bunlar birleştirilince, insanın neden topraktan yaratıldığına inanıldığı ortaya çıkmış olur, su götürmez bir şekilde. 

Topraktan yaratılış inancı neredeyse her toplumda vardır. Sümerler, Babilliler, Mısırlılar, Yunanlılar, Mayalar, Yahudiler vd. çoğu toplumun inançlarına göre insan topraktan yaratılmıştır. Bunlar çok eski zamanlardan beri pek çok toplumda itibar görmüş masallardır. Eminim mucizeciler de bundan haberdardır, bunu Kur’an’a mal edip, ilk defa Kur’an söylemiş gibi lanse edip “mucize” demeleri pek gülünç. 

Bu halde bu “mucize” Kur’an’dan daha eski olan o toplumlara ait metinlerin olmuş olmuyor mu? Bu inancın olası doğuş nedenlerini yukarıda verdim, mucizeciler hep bunu yapmaktalar işte, farklı nedenlerden dolayı doğmuş olan mitler, olağan üstü saçma yorumlar yapılarak bilime yamanmaya çalışılıyor. Hâlbuki mucizecilerin sundukları nedenler bu inancı yaratan antik insanların akıllarının uçlarından bile geçmedi. Şimdi bu konuda birkaç mitolojik hikayeye yer verelim. 

Sümer mitlerinde şunlar yer almakta:  
…Buna karşılık, daha sanatsal bir yaratımı esas alan efsanelerde Enki’nin sanki bir çömlek yapıyormuşçasına insanları kilden yarattığı belirtilir. Aradaki tek farklılık kilin olağandışı bir sıvıyla karıştırılmasıdır. Birkaç efsane insanın yaratılışında kullanılan sıvıyı boğazlanmış bir ilaha ait kan olarak nitelendirir. Bazen Enki ham kil karışımına tanrısal tükürük katar.(120) 
Aynı kaynak antik Mısırlıların Tanrısı Khnum hakkında şunları yazar: Tanrıları, insanları, hayvanları ve bitkileri bir çömlekçi çarkında kilden yarattığına inanılırdı.(121) 
Yunan mitolojisinde ise şunlar vardır: 
Platon’un Protagoras’ına göre, dünyanın sahibi olan tanrılar doğadaki unsurlardan ölümlü yaratıkları meydana getirir. Prometheus ve ikiz kardeşi Epimetheus’tan, hayvanlara varlıklarını sürdürecek özellikleri ve araçları vermeleri istenir. Epimetheus onları dünyaya göndermeden önce pençe, toynak gibi şeylerle donatır. Sonunda sıra insanları yaratmaya gelince, iki kardeş onların hayatta kalmasına yarayacak her şeyi elden çıkardıklarının farkına varır. Böylece Prometheus insanları ileride katlanacakları güçlükleri simgeleyen gözyaşlarıyla yoğrulmuş kilden yaratır.(122)
M.Ö 610 ile 545 yılları arasında yaşamış olan Anaksimandros isimli Yunanlı bir düşünür bu konuya farklı bir bakış açısı getirmişti, ona göre yaşam, balçığın Güneş tarafından (buhar ve nemle) harekete geçirilmesiyle başlamıştı.(123) Anlayacağınız burada Tanrı’nın yerini güneş almış. 

Toprak su ile şekillendirilir, yani çamur haline sokularak, heykeller de böyle yapıldığı için eskiler insanın yaratıldığı toprağın çamur halinde olduğuna inanmışlardır. Bu yüzden verdiğim örneklerde de görebileceğiniz gibi bu toprağa su da katılır. Can(Ruh) ise Tevrat’ta, Kur’an’da ve Sümer inançları gibi çok daha eski inançlarda görüldüğü gibi Tanrı’nın nefesini üflemesiyle, Tevrat’ta ve Babil inançlarında görüldüğü gibi insanı oluşturan toprağa öldürülmüş bir Tanrı’nın kanının katılmasıyla ya da başka Tanrısal bir sıvı katılmasıyla verilir. Kimi inançlara göre her ikisi de kullanılmıştır. 

Tevrat’ta topraktan yaratılış şöyle anlatılır: 
Yaratılış.2:7= RAB Tanrı Adem'i topraktan yarattı ve burnuna yaşam soluğunu üfledi. Böylece Adem yaşayan varlık oldu.
Mucizeciler kafası karışmış olmalı! Ben olsam verdiğim bu örnekler arasında en eski olan Sümer inançlarına geçerdim. Bu bir mucizeyse Kur’an’ın mucizesi olmadığı açık, meğer böyle önemli bir bilimsel bilgiyi antik toplumların neredeyse hepsi biliyormuş! Keşke Kur’an yazarları bu bilgi(!)leri başkalarından kopyalamak yerine kendileri bir şeyler üretseydi de bizlerin de çok az da olsa Kur’an’ın tanrıdan olduğuna inanma ihtimalimiz bulunsaydı.  

Bir Özden Yaratılış: 

Öncelikle, bu “özden” kasıt nedir, buna bakalım: 
SÜLÂLE kelimesi sell masdarından alınmadır. Sell, bir şeyi bir şeyden incelik ve yumuşaklıkla sıyırıp çıkarmak demektir. Nitekim dilimizde de bilindiği üzere, kılıcı kınından sıyırıp çekmeye "Sell-i Seyf" denilir. Böyle "fuâle" veznindeki isimler, alındıkları fiile göre bazan gaye olurlar, "hülâsa" gibi ki, sülâle de buna benzer; bazan da olmazlar, "kulâme, künâse" gibi Keşşâf'ın açıklamasına göre bu vezin, bir kıllet (azlık) mânâsıyla da ilgilidir. Dilimizde bu veznin karşılığı (...inti) ekiyle yapılan kelimelerdir ki, süzüntü, kuruntu, kırpıntı, süprüntü gibi. Fakat sell fiilini bir kelime ile ifade edemediğimizden sülâle kelimesini bu şekilde terceme edememişizdir. Şu halde bir şeyin sülâlesi o şeyden sıyrılıp çıkarılan bir netice demek olur. Çoluk çocuğa da sülâle denilmesi bu mânâya göredir. Bundan dolayı, sülâle tabirinden bir silsile mânâsı düşünürüz. Çünkü sülâle aslın değil, ondan süzülüp çıkarılan hülâsanın ismidir.(124) 
Buna portakalı örnek verebiliriz bu halde. Portakal asıl maddedir, portakaldan çıkardığımız suyu ise özdür. Durum basitçe böyle. Mucizecilerin söyledikleri çarpıtmalı, şunu söylüyorlar:  
Müminun Suresi 12. ayette dendiği gibi insan bir “özden” yaratılmıştır. Allah topraktaki elementleri, çok ince bir şekilde ayarlayarak insanı yaratmıştır… 
Görüldüğü gibi mucizeciler bu “özü” çarpıtarak, “topraktaki elementlerin dengeli şekilde ayarlanması” olarak lanse ediyorlar. Halbuki, ayette “özden yarattık” deniliyor. Ve bu "öz" çamur, yani çamurlaştırılmış. Yani bu "öz" her ne ise çamur! Çamurlaşabiliyor. Ayette "çamurdan oluşan bir öz" denerek de zaten bunun kast edildiği açıktır.

Yani iddiada denildiği gibi bu özden kasıt “kalsiyum, potasyum, çinko” vb. ise, burada toprağa yer yoktur. Elmalılı’nın açıklamalarında da gördüğümüz gibi sülale kelimesi “bir şeyden çekip çıkarılan şey” demektir. Portakaldan çıkarılan su, özdür mesela. Buna göre ayet elementlerden bahsediyor olsaydı bile; bu elementlerin düzenlenmesinden değil, Adem’in direk olarak topraktan çıkarılmış, çamurlaştırılmış olan bu elementlerden yaratılmış olmasından bahsetmiş olurdu. Yani burada toprak devreden çıkar, artık sadece topraktan çıkarılmış olan elementler vardır. Bu da çok komik bir durum oluştururdu elbette.

Halbuki Kur’an’a göre insan –mucizecilerin de çarpıtamadıkları üzere- direk olarak toprağın kendisinden yaratılmıştır, yani “öz”den maksat o elementler olsaydı, Kur’an kendisiyle çelişkiye düşerdi. Bir ayette(Müminun 12.) yaratılışta toprağın hiçbir rolünün olmadığı, sadece topraktan çıkan elementlerden yaratıldığımız söylenirken, örneğin şu ayetlerde ise insanların direk olarak toprağın
kendisinden yaratıldığı söylenmiş olurdu:

Hicr:28,29= Hani Rabbin meleklere, "Ben kuru bir çamurdan, şekillendirilmiş balçıktan bir insan yaratacağım. Onu düzenleyip içine ruhumdan üflediğim zaman, onun için hemen saygı ile eğilin" demişti.
Yani önce çamurdan bir heykel yapılıyor, sonra Allah bu heykele ruh üfleyip, ete kemiğe bürüyor. Eğer Müminun Suresi 12. ayetteki “öz”den kasıt o elementler ise, bu ayetlerde Adem’in direk olarak şekil verilmiş çamurdan yaratılması çelişki oluşturur. Bir ayette toprak, çamur olmayıp sadece topraktan çıkarılan elementler var, bu ayetlerde ise direk biçimlendirilmiş çamur var! Kısacası, bu iddianın da elle tutulur hiçbir yanı yoktur, tamamıyla saçmalıktır. 

Peki ayet “öz” diyerek neyden bahsediyor? Adem hangi özden yaratılmış? Bunlara cevap bulmaya çalışalım:

Bir kere Adem’in çamurun kendisinden yaratıldığı yukarıda verdiğim ayetler dahil pek çok ayette tekrarlandığına göre, bu öz yine çamur yani çamurlaştırılabilir bir şey olmak zorunda. Zaten elementler heykel biçimine sokulup da ruh üflenemez, çok komik olurdu Kur’an gerçekten böyle deseydi. Anlaşılan o ki Adem’in yaratıldığı topraktan çıkarılmış ve ıslatılarak çamura dönüştürülmüş, yani toprağın özünü teşkil ediyor.

Bu öz ise bence kildir. Çünkü kil heykel yapmaya, şekillendirilmeye en müsait toprak türüdür, üstelik de ısıtılarak sertleştirilir. O yüzden eskiler heykellerini, putlarını, kap kacaklarını ve daha birçok şeyi kilden yaparlardı. Bu nitelikleri nedeniyle kil uygundur toprağın çamura çevrilmiş özü olmaya. Kili ıslatırsın çamura çevirip şekillendirirsin ama elementler için böyle bir şey söz konusu olamaz.

Hatta bu başlık altındaki ilk reddiyemde verdiğim mitolojik inanışlarda da insanın kilden yaratıldığını görüyoruz. Kur’an yazarları anlaşılan o masallarda gördükleri kili, “çamurun özü” şeklinde Kur’an’a geçirdiler. Ayrıca Yahudi masallarında Adem’in farklı kutsal yerlerden alınan farklı toprakların birleştirilmesiyle yaratıldığı söylenir. Yani melekler kutsal sayılan yerlerden aldıkları farklı toprakları karıştırmış, çamurlaştırmış, insan şeklini vermiş ve Tanrı’ya sunmuşlar, Tanrı da yaşam nefesini üfleyip ete kemiğe bürümüş heykeli ve Adem olmuş.

Sırf böyle inanışlar için bile “çamurun özü” denilebilir. Koskoca dünyanın, sadece birkaç kutsal kabul edilen yerinden topraklar alınıp Adem yaratılıyor. Yani toraktan(yeryüzü) “öz”ler alınıp, o “öz”ler suyla çamura çevriliyor ve Adem yaratılıyor. Eğer Kur’an yazarları bu masalı da Kur’an’a alsaydı, “Adem’i topraktan aldığımız özlerden yarattık” diye Kur’an’a geçirebilirlerdi, çok uyumludur.  

Durumlar böyleyken, elbette bu iddia da fos çıkmıştır, mucize filan yoktur.

Su Nasıl Canlanıyor: 

Topraktan yaratılma ve diğer mucize iddialarında gördüğümüz gibi, Kur’an’da yazılanlar tamamen antik dünyanın algısına göre şekillenmiş inançlar ve çoğunluğu Kur’an’a başka yerlerden sokulmuştur. Kur’an’ın %99’u başka kaynaklardan alıntıdır, Kur’an farklı kaynakların derlenmesiyle oluşturulmuştur, çoğunluğunu ise Tevrat ve yorumları(Talmudlar, Midraşlar vb.) oluşturur. Mucizecilerin tek yaptığı kelimeleri eğip bükerek, akıl almaz şekilde yorumlayarak bu ilkel metinleri bilimle uyuşturmaya çalışmaktır. 

Kur’an’ın büyük ihtimalle sudan kastı “meni”dir. Aksi taktirde insanın topraktan, çamurdan, balçıktan yaratıldığını da söylediği için çelişkiye düşer. Zira insanların ve hayvanların direk olarak sudan yaratıldığı söylenmiş olur. Yani topraksız, çamursuz, balçıksız, sadece saf sudan. Öyle söylese bile bu düşünce de başka yerlerden sokulmuş olurdu Kur’an’a, yine Kur’an’ın mucizesi olamazdı mucize niteliği taşısaydı bile. Örneğin Yunanlı bir düşünürün görüşlerini aktarayım: 
Yunan felsefesi Miletos’lu Thales’in, tüm evrenin sudan oluştuğu teorisini geliştirdiği Ionia’da(o dönemde Yunan dünyasının bir parçası olan İzmir ve civarı) M.Ö yaklaşık 600 yılında başladı. Su, nesneler, bitkiler, hayvanlar ya da insanlar biçiminde görünebilirdi, ancak bunları hepsi özünde sadece suyun farklı türleriydi.(125)
Ne hikmetse mucizecilerin Kur’an’dan önce kimsenin bilmediğini iddia ettikleri şeyleri daha eski kaynaklarda buluyoruz. Mucizeciler her şeyin farkındalar yalnız hitap ettikleri kitle sorgusuz-sualsiz her söylenene inanan bir kitle, din ile pişirilen her şeyi yiyen bir kitle. Dolayısıyla mucizecilerin, sergiledikleri iddialarının mantık derecesinden yana kaygıya düşmelerine gerek yok, ne kadar saçma olursa olsun sorgusuz-sualsiz her şeyi kabul edebilen bir kitleden bahsediyoruz. İşte bu kadar rahatça saçmalayabilmeleri, yalanlar atabilmeleri bu yüzden. 

M.Ö 546 yılında yaşamış olan bir başka filozof Aanaksimenes ise her şeyin özünün hava olduğunu söylüyormuş.(126) 

Hiç kuşkusuz hava ile insan bedeni arasında da bağlantılar kurulabilir. O halde bir mucize de burada var! Mucize üstüne mucize! Bu “mucize”ler –mucizecilerin mantığıyla gidersek- Kur’an’ı geçersiz kılmaktalar. Kur’an’dan daha eski görüşler oldukları, Kur’an yazarlarının bu görüşleri kopyaladıkları su götürmez bir gerçek. O halde “mucize”lerin kaynakları Tanrı’dandır. Kur’an ise sadece bir kopya. Mucizecilerden bir kez olsun dürüst olmalarını ve “mucize”lerin kaynakları olan inançları benimsemelerini rica ediyorum. Son olarak şu soruları sormak istiyorum:  
1.İnsan tamamıyla saf sudan mı yaratıldı?
2.İnsan toprağın suyla karıştırılmasıyla oluşturulmuş bir çamurdan mı yaratıldı?
3.Bu sudan kasıt meni midir? 
Bence ikinci ve üçüncüsü…Bunlara da bilinemezdi demeyin sakın mucizeperestler!

--------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

120NTV Yayınları, Mitoloji, s.22. 
121NTV Yayınları, Mitoloji, s.100. 
122NTV Yayınları, Mitoloji, s. 166. 
123Tübitak Popüler Bilim Kitapları, Antik Dünya Ansiklopedisi, s.255. 
124Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, Müminun Suresi, 12. Ayetin Tefsiri. 
125Tübitak Popüler Bilim Kitapları, Antik Dünya Ansiklopedisi, s.255. 
126Aynı eserin aynı sayfası.